Hani nerede sevgi varsa orada mutluluk vardı…İki dağın arasında kalmak mıydı zor olan geçmişinle yüzleşmek mi?
İnsan en çok da geçmişte öğrendiği doğruların bir hayalden, bir yanlıştan ibaret olmasından korkuyor. Ezberimiz mi bozuluyor? Yoksa köpüklerden yapılmış binalarda mı yaşamışız onca zamandır.
Değerli olan nedir? Değer verilmesi gereken, önemsenmesi gereken nedir?... Hani bizim çok güzel dağlarımız vardı; tek eksik yanı boş olmalarıydı?
Herkesin anlayamayacağı laflar etmek miydi değerli olan; sıradan, herkesin anlayacağı dilden konuşmak mı?
Bu değerler manzumesini kim koyuyordu. Elbette en ufak bir sorunu bile çözmekten aciz olan insanoğlu olmamalı bu otorite…
Ömrümüz tek bir dostu bulabilmek için aramakla mı geçecek? Seyyah olmaya gerek mi var? Arayan hep biz mi olmalıyız. Belki de aranan, aranıp bulunması gereken ‘dost’ niye olmayalım?
Şu anki İslam topraklarındaki asker sayınsın haçlı seferlerinin 22 katı olduğu ne anlam ifade edebilir sizce?
Karlı dağın ardını aşan, ayrılığın derdini çeken bilirmiş.
Çağımızın modası, mükemmel olmasalar bile mütedeyyin bir hayat idame ettirmeye çalışan ebeveynlere isyan bayrağı açmak; onların yaşam tarzlarını ayaklar altına alarak çevrelerinde küçük düştüklerini sanmak olsa gerek.
Bu dünyada mükemmel insan aramayın çevrenizde boşuna; bulamazsınız!... Kendiniz de isteseniz bile kusursuz ve mükemmel olamayacağınıza göre mevcutla yetinmek zorundasınız…
Sadece bu kadarla kalsak iyi: Gönlünde Mekke-Medine özlemi olmayan, en temel İslami değerleri teferruat addeden; kapalı mekanlarda sigara içme yasağı başlamadan önce; bir elinde sigarası, diğer elinde meşrubatı dünyayı kurtarmak için beyin jimnastiği icra eden, dünyanın en pahalı kapitalist ve emperyalist markalı başörtülerini takan, yıllarca çalışsanız bile almayı rüyanızda göremeyeceğiniz jeeplere binen yeni nesil mücahid ve mücahideler de türettik..
‘Tatlı dilli-güler yüzlü’, ‘sen ağlarsan ağlayan-gülersen gülen’ , ‘bütün dertlerini anlayıp, sen açken tok yatmayan’, ‘cihat yapmak farzdır’ı ‘CHAT’ yapmak farzdır olarak yanlış algılamayan birilerini bulabilecek miyiz sizce?
İbrahim Kılıç