29 Eylül 2012 Cumartesi

BU OYUNDAN ÇOK SIKILDIM - İBRAHİM KILIÇ



















"İnsanlar...

Bayılırlar, akıllarınca masum oyunlar oynamaya
Düşünmezler hiç karşısındakileri
Oynarlarlar.. Yalnızca oynarlar, hep oynarlar."
Devamını Oku...

15 Temmuz 2012 Pazar

BEN MEHDİ DEĞİLİM - İbrahim Kılıç


Oyalama beni yâr,
Vaktim dar.
Menzile varmak için;
Çok acelem Var!
                                                                                           

   Böyle bir başlığı niye attığımı ben de bilmiyorum. Laf ola beri gele…

   Kaç zaman oldu dünya yaratılalı tam olarak bilemiyorum. Gerçi başkalarının da bileceğini sanmıyorum…Her şeyin ilkini söyleyeceğim veya ilk ben söyleyeceğim diye bir iddiam yok.

   Bizden önce yaşamış olanlar elbette bu konuda bizden epey avantajlılar. Yani ‘bakmak’ ve ‘görmek’ arasında nasıl fark varsa bir şeyler söylemek de aynısı.. Söylemek var, söylemek var…

   Ne savrulan bir yaprak misaliyim, ne de her istediğim yere kendi irademle uçabilirim. İkisinin ortası bir yol benimkisi… Zaten her zaman övülen ‘orta yol’ değil midir. Hiç bir zaman ifrat ve tefrite kaçmamak en doğru olandır. Hata yapma ihtimalin daha azdır..

     “Her şeyi ben bilirim!”, “En güzel şeyi ben söylerim!” yanlışların en büyüğüdür.. Her zaman dilime pelesenk ettiğim bir şeydir: “Başkalarının imparatorlukları beni ilgilendirmez, benim sultanlığım yeter bana!”…

     Lise kompozisyonlarında bile “Doğru bildiğin yolda yalnız yürüyeceksin!” i sayfalarca tefsir etmedik mi? Beni bir Albert Einstein görmeyiversinler, Aristo-Eflatun kadar akıllı demeyiversinler, Mehdi (as) kadar müceddit birisi; 3 yaşında hafız, 5 yaşında hendese ilimlerini ikmal etmiş övgüsüne mazhar kılmayıversinler… Ne çıkar?

     Sen kendinin ne olduğunu bildikten sonra gerisi laf-u güzaf….

     Benim de söyleyeceklerim var, benim de yazacaklarım var kendimce… Belki hiçbir zaman birer şaheser mesabesinde olmayacaklar… Olsun varsın: Hepsi bende birer parça olacaklar ya! Bu bile yeter bana…



                                                     İbrahim Kılıç
Devamını Oku...

11 Temmuz 2012 Çarşamba

AYRILIĞA DAİR HER ŞEY - İbrahim Kılıç



Hayatımızın bir döneminde mutlaka bir şeylerden, bir yerden veya bir kimseden ayrılırız. Ömrümüz ayrılmakla ve ayrı kalmakla geçer.

Daha anamızdan doğduğumuzda bizi 9 ay her şeyden koruyan-kollayan anamızın karnından ayrılırız.

Okula başlarız evimizden ayrılırız, askere gideriz, evleniriz baba ocağından ayrılırız... Sizin anlayacağınız 'ayrılık' bir nevi mukadderattır.

Anadan, babadan, yardan, sıladan, arkadaşlarımızdan; aklınıza her ne geliyorsa habire onlardan ayrılırız.

Hemen herkesin hemfikir olduğu giden çocukluğumuzun bir daha asla geri dönmeyeceğidir. En mutlu yıllarımızdır çocukluk yılları... En değerli arkadaşlıkları çocukluğumuzda ediniriz. Çok severiz onları, hiç ayrılmayacağız sanırız onlardan. O kadar ki canımızı bile vermeye razıyızdır onlar için. 



Onlar için kavga eder, onlar için küçük yalanlarımızı söyleriz. Az önce de söylediğim gibi bu yılların hiç bitmeyeceğini, ömür boyu süreceğini sanırız.

Heyhat, bu yanılgıyı anlamamız çok sürmez. Farkında olmadan hayat gailesi bizleri apansızın ayırıverir. Geçim telaşı pek çok şeyi olduğu gibi çocukluk ve okul arkadaşlarımızı da unutturuverir. Birazcık geriye dönüp bakarsınız ki, hiç ayrılmayacağınızı sandığınız can-ciğer arkadaşlarınızla yıllardır görüşmüyorsunuzdur. Aklınızda sadece mutlu anlar kalmıştır...


Evleniriz; baba ocağından ve anamızın kucağından ayrılırız... Çoluk çocuğa karışırız, yepyeni hayat standartlarımız olur.

Hayat herkes için aynı güzelliklerle dolu değildir.Bin bir umutla aynı yastığa başkoyduğumuz hayat arkadaşımızla ortaklığımız bu dünyada kesintiye uğrar. Çekilmez bir hal alır:En nihayetinde  eşimizden ayrılırız...
Ayrılık hikayelerimiz bu şekilde sürer gider.  Ayrılıktaki son nokta bu dünyadandır: Bu dünyadan ayrıldık mı artık o bitmeyecek sandığımız hengame sona eriverir.



                                                                                                     İbrahim KILIÇ

Devamını Oku...

7 Temmuz 2012 Cumartesi

ÇOK ACELEM VAR - İbrahim Kılıç



            Oyalama beni yâr,

               Vaktim dar.

      Menzile varmak için;
  
      Çok acelem Var!


          ibrahim kılıç
         haziran - 2012

Devamını Oku...

16 Mayıs 2012 Çarşamba

KAF DAĞININ ARDINDA KALDI İDEALLERİM - İBRAHİM KILIÇ
















Aslında başıma neler geleceğini,
Ta baştan bilmeliydim;
Kimse deyemeyecekti yüreğime...
Yalnız bir başımayken bile ağlayamayacak,
Ardımda tebessüm eden bir resim bırakmayacak,
"Karun"luk peşine düşmüş dostlarımın yanımda,
Ellerimde yegane sermayem "sevgi"mle kalakalacaktım...
Neye isyan olduğu belli olmayan duygularımla
Yıllardır binbir emekle besleyip büyüttüğüm
Yetim ve öksüz kalmış ideallerimi,
Kaf dağının ardına terk edecektim...

Belki yalnızca kadir-kıymet bilmeyen
Hoyrat gözler okuyacaktı bu satırları
Bu haldeyken bile hasretle varacaktım
Rabbimin kapısına!...

                      İbrahim Kılıç


Devamını Oku...

28 Nisan 2012 Cumartesi

OLABİLSEYDİM EĞER - İBRAHİM KILIÇ





İyi bir şiir yazabilseydim eğer,
Efendimizin şairinin mısralarından güçlü dizelerim olsun isterdim.
İyi bir hatib olabilseydim eğer,
En güçlü hitabımı zalim sultanlara karşı yapmak isterdim.
İyi bir kumandan olabilseydim eğer,
Sultan Selahaddin gibi Kudüs’ü yeniden fethetmek isterdim.
İyi bir muhacir olabilseydim eğer,
Güzelliklerin başkenti Medine’ye hicret etmek isterdim Efendimizle.
Ölmeyi becerebilseydim eğer,
Kerbela’da Hz. Hüseyin’in yanıbaşında şehadeti dilerdim.


                         Nisan 2012 - ibrahim kılıç



Devamını Oku...

18 Şubat 2012 Cumartesi

DUYGULAR ANLATILMAZ YAŞANIR - İBRAHİM KILIÇ



duygular vardır söylenmez;
duygular vardır deprem yaratır.
Yine duygular vardır herkes anlamaz; 
Anlamak istese de anlayamaz.
Ve nice duygular vardır ki;
Kelimelerle anlatılmaz....

28 aralık 2009 İbrahim Kılıç
Devamını Oku...

15 Şubat 2012 Çarşamba

FARZ OLAN CHAT YAPMAK MI YOKSA CİHAT YAPMAK MIDIR? - İbrahim Kılıç


     Hani nerede sevgi varsa orada mutluluk vardı…İki dağın arasında kalmak mıydı zor olan  geçmişinle yüzleşmek mi?
     İnsan en çok da geçmişte öğrendiği doğruların bir hayalden, bir yanlıştan ibaret olmasından korkuyor. Ezberimiz mi bozuluyor? Yoksa köpüklerden yapılmış binalarda mı yaşamışız onca zamandır.
    Değerli olan nedir? Değer verilmesi gereken, önemsenmesi gereken nedir?... Hani bizim çok güzel dağlarımız vardı; tek eksik yanı boş olmalarıydı?
     Herkesin anlayamayacağı laflar etmek miydi değerli olan; sıradan, herkesin anlayacağı dilden konuşmak mı?
     Bu değerler manzumesini kim koyuyordu. Elbette en ufak bir sorunu bile çözmekten aciz olan insanoğlu olmamalı bu otorite…
     Ömrümüz tek bir dostu bulabilmek için aramakla mı geçecek? Seyyah olmaya gerek mi var? Arayan hep biz mi olmalıyız. Belki de aranan, aranıp bulunması gereken ‘dost’ niye olmayalım?
     Şu anki İslam topraklarındaki asker sayınsın haçlı seferlerinin 22 katı olduğu ne anlam ifade edebilir sizce?
     Karlı dağın ardını aşan, ayrılığın derdini çeken bilirmiş.
    Çağımızın modası, mükemmel olmasalar bile mütedeyyin bir hayat idame ettirmeye çalışan ebeveynlere isyan bayrağı açmak; onların yaşam tarzlarını ayaklar altına alarak çevrelerinde küçük düştüklerini sanmak olsa gerek.
   Bu dünyada mükemmel insan aramayın çevrenizde boşuna; bulamazsınız!... Kendiniz de isteseniz bile kusursuz ve mükemmel olamayacağınıza göre mevcutla yetinmek zorundasınız…
    Sadece bu kadarla kalsak iyi: Gönlünde Mekke-Medine özlemi olmayan, en temel İslami değerleri teferruat addeden; kapalı mekanlarda sigara içme yasağı başlamadan önce; bir elinde sigarası, diğer elinde meşrubatı dünyayı kurtarmak için beyin jimnastiği icra eden, dünyanın en pahalı kapitalist ve emperyalist markalı başörtülerini takan, yıllarca çalışsanız  bile almayı rüyanızda göremeyeceğiniz jeeplere binen  yeni nesil mücahid ve mücahideler  de türettik..
   ‘Tatlı dilli-güler yüzlü’, ‘sen ağlarsan ağlayan-gülersen gülen’ , ‘bütün dertlerini anlayıp, sen açken tok yatmayan’, ‘cihat yapmak farzdır’ı   ‘CHAT’ yapmak farzdır olarak yanlış algılamayan birilerini bulabilecek miyiz sizce?
                                         
                                                                                                    İbrahim Kılıç
Devamını Oku...

13 Şubat 2012 Pazartesi

SENİN AŞKIN KAÇ PARA? - İbrahim Kılıç















                                                                                       

                                                               -Sevgililer Günü'ne-

Bir masaldı eskiden sevdalar;
Ender yaşanır, ender bulunurdu.
Değerleri maddiyatla ölçülmez,
Tek bir güne hapsedilmezdi.

Kim bilir kaç aşk,
Haraç mezat satıldı bu gün.

Bir gül ki milyona,
Orkide milyon kareye satıldı bu gün.

Ve yine kim bilir kaç 'sevda'
Haraç mezat bir pula
Satıldı bu gün.

Şimdi sen söyle:
'Senin aşkın kaç para?'

                  İbrahim Kılıç - 2000
Devamını Oku...