3 Temmuz 2011 Pazar

BEN DE MUTLULUĞUN RESMİNİ ÇİZMEK İSTİYORUM - İbrahim Kılıç

   Son zamanlarda aldığım en büyük eleştiri, yazılarımın buram buram karamsarlık tütmesi...
Bunun aksini yapabilmeyi ben de çok isterdim. Fıtrat denen bir şey var. Bazı şeyleri değiştirmek elbette mümkün. Ama her şeyi değiştiremezsin...
   "Birilerinin hayatına anlam katabilir miyim?" diye zaman zaman ben de düşünmüyor değilim. Normal veya anormal seyirde giden ne gibi şeyleri değiştirebilirim sizce?
   Kırılan duyguları tamir edebilecek; yapıştırabilecek bir tutkal, bir yapıştırıcı var mıdır? İmal edilebilir mi gelecekte?...
   Çok şeyler geçmişken ben hala neyin mücadelesini vermeye çalışıyorum?
   İşte sana tokat: "işte sana hakikat, al sana rüya!"...
   Hatırlamayı yeniden hatırladım: Kahır çekmenin adını aşk koymuşlar, sevda deyivermişler...
   Sigaranın her nefesinde kendi kendimi kandırmanın kahrediciliğini çekiyorum ciğerlerime... Bedenime, nefsime zulmetmenin bedelini ödemenin elbette kolay olmadığını ben de sizin kadar biliyorum...
   Hiç kimsenin beklemediği kaçınılmaz son anbean yaklaşıyor...Bir dejavu gibi; yeniden, yine yeniden yaşamak her şeyi alt üst ediyor insanı...
   Hayatım boyunca kullandığım virgüllerden gına geldi. Belki de nokta koymanın  zamanı geldi.
   Buna ister basiretsizlik deyin, ister iradesizlik; ya da her ne demek istiyorsanız adını siz koyun: 40 yıllık kâni, olur mu yani?...
   ...
   Aklıma geldiğince her 3-5 yılda bir soruyorum kendime: "Biri bana mutluluğun resmini çizebilir mi?"
Sahtekarlığın, ihanetlerin, nasıl kazık atılacağının resmini çok güzel çizenleri gördüm. Fakat mutluluğun resmini doğru-düzgün çizebileni henüz görmedim...
   "Uyku" Allahsız'a bile sığınak olurken, "fahişe" yataklardan kaçmak kimlerin kaderi. Tam da bunları söylüyordu Üstad Kaldırımlar'da:

   Fahişe yataklardan kaçtığım günden beri,
   Erimiş ruhlarımız bir derdin potasında.
   Senin gölgeni içmiş, onun gözbebekleri;
   Onun taşı erimiş, senin kafatasına.
          İkinizin de en eş, ne arkadaşınız var;
          Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
          Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
          Onu da hangi diyar olsa götürürsünüz.
Yağız atlı süvari, koştur atını, koştur!
Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.
Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur;
Ne senin anladığın kadar kaldırımları…


   Bir bilen varsa öne çıksın... Karamsar tablo çiziyorum diye kınamayın beni... Öğrenmekten utanmam: Biri öğretsin bana; Nasıl çizilir mutluluğun resmi?
   Ben de mutluluğun resmini çizmek istiyorum.....


                                                                           İbrahim KILIÇ
Digg Google Bookmarks reddit Mixx StumbleUpon Technorati Yahoo! Buzz DesignFloat Delicious BlinkList Furl

0 yorum: on "BEN DE MUTLULUĞUN RESMİNİ ÇİZMEK İSTİYORUM - İbrahim Kılıç"

Yorum Gönder